mitgeben kelimesi Türkçe'de "yanında vermek, birine vermek (götürmesi için)" anlamına gelmektedir. mitgeben ile ilgili cümle örneklerini Almanca Türkçe olarak bulabilirsiniz. Almanca A1, A2, B1, B2, C1, C2 dil seviyelerine göre mitgeben cümle örnekleri de yine burada verilmektedir.
Die Mutter gibt ihm Essen mit. 
Annesi ona yemek verdi.
Er hat mir ein Geschenk mitgegeben.
Bana bir hediye verdi.
Ich gebe dir etwas Geld mit.
Sana biraz para veriyorum.
Kannst du mir das Buch mitgeben?
Bana kitabı yanında verebilir misin?
Meine Mutter hat mir ein Sandwich mitgegeben.
Annem bana bir sandviç verdi.
Ich möchte dir einen Rat mitgeben.
Sana bir tavsiye vermek istiyorum.
Die Lehrerin hat den Schülern Aufgaben für die Ferien mitgegeben.
Öğretmen, öğrencilere tatil için ödevler verdi.
Er hat mir eine Flasche Wasser für die Reise mitgegeben.
Bana yolculuk için bir şişe su verdi.
Hast du alles, was ich dir mitgeben wollte?
Sana vermek istediğim her şeyi aldın mı?
Ich habe ihm warme Kleidung mitgegeben.
Ona sıcak kıyafetler verdim.
Kannst du ihm bitte meine Grüße mitgeben?
Lütfen ona selamlarımı iletebilir misin?
Sie hat uns viele gute Tipps mitgegeben.
Bize birçok iyi ipucu verdi.
Die Eltern haben ihrem Kind Geld für die Klassenfahrt mitgegeben.
Ebeveynler çocuklarına okul gezisi için para verdiler.
Ich möchte dir etwas Wichtiges mitgeben.
Sana önemli bir şey vermek istiyorum.
Er hat mir einen Schlüssel mitgegeben, falls ich früher ankomme.
Eğer erken gelirsem diye bana bir anahtar verdi.
Die Großmutter hat den Enkeln Süßigkeiten mitgegeben.
Büyükanne torunlarına şekerleme verdi.
Wir haben ihm Proviant für die Wanderung mitgegeben.
Ona yürüyüş için erzak verdik.
Die Firma hat den neuen Mitarbeitern Unterlagen mitgegeben.
Şirket, yeni çalışanlara belgeler verdi.
Kannst du mir deine Adresse mitgeben?
Bana adresini verebilir misin?
Der Lehrer hat den Schülern viel Wissen mitgegeben.
Öğretmen öğrencilere çok bilgi aktardı.
Sie hat mir einen Zettel mit der Adresse mitgegeben.
Bana adresin yazılı olduğu bir not verdi.
Ich habe ihm Mut mitgegeben, die Prüfung zu bestehen.
Sınavı geçmesi için ona cesaret verdim.
Die Mutter hat ihrem Sohn ein Lunchpaket mitgegeben.
Anne oğluna bir öğle yemeği paketi verdi.