Almanca'da bağlaçlar, cümleleri birbirine bağlayarak dilin akışını sağlar ve ifadeler arası geçişleri kolaylaştırır. Bağlaçlar, özellikle yeni başlayanlar için dil yapısını anlamada ve konuşma sırasında daha doğal cümleler kurmada önemli bir role sahiptir. Aşağıda, Almanca'daki temel bağlaçlar ve her biri için A2 ve B1 seviyesine uygun örnek cümleler bulabilrsiniz.
1- und bağlacı kullanımı (ve)
"und" bağlacı, iki veya daha fazla öğeyi birleştirmek için kullanılır. Listelerde veya birden fazla cümleyi bağlamak için sıklıkla kullanılır. Türkçe "ve" kelimesiyle birebir örtüşür. Basit ve sık kullanılan bir bağlaçtır. İki cümleyi veya ifadeyi yan yana getirirken kullanılır.
Formül: Özne + yüklem + und + özne + yüklem
- Er ist nach Deutschland gefahren und hat dort studiert. (O Almanya'ya gidip orada okudu.)
- Ich kaufe Äpfel und Orangen. (Elmalar ve portakallar alıyorum.)
- Sie spielt Tennis und er spielt Fußball. (O tenis oynuyor ve o futbol oynuyor.)
2- denn bağlacı kullanımı (çünkü)
"denn" bir sebep-sonuç bağlacıdır ve Türkçedeki "çünkü" anlamına gelir. Bir olayın ya da durumun nedenini açıklamak için kullanılır. Kullanıldığı cümle genellikle bir açıklama getirir ve ana cümlenin hemen ardından gelir.
Formül: Ana cümle + denn + özne + yüklem
- Ich muss jetzt gehen, denn ich habe einen Termin. (Şimdi gitmeliyim çünkü bir randevum var.)
- Wir machen eine Party, denn heute ist mein Geburtstag. (Bir parti düzenliyoruz çünkü bugün benim doğum günüm.)
- Sie studiert viel, denn sie will Ärztin werden. (Çok çalışıyor çünkü doktor olmak istiyor.)
3- aber bağlacı kullanımı (ama)
"aber" Türkçede "ama" olarak ifade edilir. İki cümleyi veya düşünceyi bağlarken, aralarında bir zıtlık veya karşıtlık olduğunu belirtmek için kullanılır. "aber" kullanılan cümle genellikle birinci cümlenin aksini veya farklı bir durumu belirtir.
Formül: Ana cümle + aber + özne + yüklem
- Ich möchte kommen, aber ich bin krank. (Gelmek istiyorum ama hastayım.)
- Das Auto ist alt, aber zuverlässig. (Araba eski ama güvenilir.)
- Er ist reich, aber nicht glücklich. (O zengin ama mutlu değil.)
4- sondern bağlacı kullanımı (aksine)
"sondern" genellikle bir olumsuzluk içeren ifadeyi takiben kullanılır ve Türkçedeki "bilakis" veya "aksine" anlamına gelir. İlk ifadeyi doğrulamayan ikinci bir ifadeyi sunar.
Formül: Özne + Negatif Yüklem + nicht, sondern + olumlu yüklem
- Das Wetter ist nicht schlecht, sondern sehr schön. (Hava kötü değil, aksine çok güzel.)
- Sie ist nicht meine Schwester, sondern meine Freundin. (O benim kız kardeşim değil, aksine kız arkadaşım.)
- Er spricht nicht Französisch, sondern Deutsch. (Fransızca değil, Almanca konuşuyor.)
5- weil bağlacı kullanımı (çünkü)
"weil" sebep belirtmek için kullanılır ve "çünkü" kelimesinin karşılığıdır. "weil" bağlacından sonra gelen cümle genellikle ana cümlenin nedenini açıklar ve bu cümlede fiil cümlenin sonuna gelir.
Formül: Ana cümle, weil + özne + tümleç + yüklem
- Ich kann nicht kommen, weil ich krank bin. (Gelmiyorum çünkü hastayım.)
- Wir bleiben zu Hause, weil es regnet. (Evde kalıyorum çünkü yağmur yağıyor.)
- Sie ist glücklich, weil sie verliebt ist. (O mutlu çünkü aşık.)
6- da bağlacı kullanımı (çünkü)
"da" bağlacı, genellikle olayların bir sonucu veya nedeni olarak bir durumu açıklamak için kullanılır. Türkçedeki "çünkü" veya "madem ki" anlamına gelir. "da" genellikle cümlenin başında yer alır ve sebep-sonuç ilişkisini belirtir.
Formül: Da + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Da es spät ist, müssen wir gehen. (Geç olduğu için gitmeliyiz.)
- Da ich müde bin, möchte ich schlafen. (Yorgun olduğum için uyumak istiyorum.)
- Da der Kaffee heiß ist, trinke ich ihn nicht. (Kahve sıcak olduğu için içmiyorum.)
7- wenn bağlacı kullanımı (eğer)
"wenn" bağlacı koşullu durumları ifade etmek için kullanılır. Türkçedeki "eğer" kelimesine karşılık gelir. Belirli bir şartın gerçekleşmesi durumunda ne olacağını belirtmek için kullanılır.
Formül: Wenn + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Wenn es regnet, bleiben wir drinnen. (Yağmur yağarsa içeride kalırız.)
- Wenn du Hilfe brauchst, rufe mich an. (Yardıma ihtiyacın olursa beni ara.)
- Wenn ich Zeit habe, lese ich ein Buch. (Zamanım olursa bir kitap okurum.)
8- als bağlacı kullanımı (iken)
"als" geçmişteki tek seferlik olayları ifade etmek için kullanılır. Türkçede "iken" ya da "-diği zaman" anlamına gelir. Özellikle geçmişte tamamlanmış eylemler için kullanılır.
Formül: Als + özne + yüklem, ana cümle
- Als ich ein Kind war, spielte ich viel im Garten. (Çocukken bahçede çok oynardım.)
- Als wir in Berlin waren, besuchten wir viele Museen. (Berlin'deyken birçok müze ziyaret ettik.)
- Sie rief mich an, als ich gerade schlafen ging. (Tam uyumak üzereyken beni aradı.)
9- obwohl bağlacı kullanımı (rağmen)
"obwohl" bağlacı, bir zıtlık ifade eder ve Türkçede "rağmen" anlamına gelir. Beklenenin aksine bir durumu ifade etmek için kullanılır. Bu bağlaçla başlayan yan cümlede, genellikle beklenmedik veya zıt bir durum açıklanır.
Formül: Obwohl + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Obwohl es kalt ist, gehe ich spazieren. (Soğuk olmasına rağmen yürüyüşe çıkıyorum.)
- Sie kam zur Party, obwohl sie müde war. (Yorgun olmasına rağmen partiye geldi.)
- Er lacht, obwohl er traurig ist. (Üzgün olmasına rağmen gülüyor.)
10- während bağlacı kullanımı (iken, sırasında)
"während" bağlacı, bir olayın başka bir olayla aynı zamanda gerçekleştiğini belirtir. Türkçedeki "iken" veya "sırasında" kelimesine denk gelir. İki eylem arasında zaman bağlantısı kurar.
Formül: Während + özne + yüklem, ana cümle
- Während ich kochte, spielten die Kinder. (Ben Yemek yaparken çocuklar oynuyordu.)
- Er liest die Zeitung, während sie fernsieht. (O gazete okurken o televizyon izliyor.)
- Während des Films haben wir Popcorn gegessen. (Film izlerken patlamış mısır yedik.)
Während kullanımı hakkında daha fazla bilgi için Almanca'da Während kullanımı başlıklı konuya göz atabilirsiniz.
11- nachdem bağlacı kullanımı (sonra)
"nachdem" geçmişte gerçekleşmiş bir eylemden sonra olan başka bir eylemi ifade etmek için kullanılır. Türkçede "-dıktan sonra" anlamına gelir. Bu bağlaç, bir olayın ardından hemen gerçekleşen başka bir olayı tanımlar.
Formül: Nachdem + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Nachdem ich aufgestanden bin, trinke ich Kaffee. (Kalktıktan sonra kahve içiyorum.)
- Wir gingen aus, nachdem wir gegessen hatten. (Yedikten sonra dışarı çıktık.)
- Sie rief ihre Freunde an, nachdem sie die Nachrichten gehört hatte. (Haberleri duyduktan sonra arkadaşlarını aradı.)
12- bevor bağlacı kullanımı (önce)
"bevor" bir olayın başka bir olaydan önce gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır. Türkçede "-meden önce" anlamına gelir. Gelecekte gerçekleşecek bir eylemden önce başka bir eylemin tamamlanması gerektiğini belirtir.
Formül: Bevor + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Bevor ich schlafen gehe, lese ich ein Buch. (Yatmadan önce bir kitap okurum.)
- Sie putzt ihre Zähne, bevor sie frühstückt. (Kahvaltıdan önce dişlerini fırçalar.)
- Bevor wir das Haus verließen, prüften wir die Türen. (Evi terk etmeden önce kapıları kontrol ettik.)
13- sobald bağlacı kullanımı (ir ermez)
"sobald" bir olayın hemen ardından başka bir olayın gerçekleşeceğini ifade eder. Türkçede "olur olmaz" ya da "hemen sonra" anlamına gelir. Genellikle, bir durum gerçekleştiği anda hemen yapılması gereken başka bir eylemi belirtmek için kullanılır.
Formül: Sobald + özne + yüklem + tümleç, ana cümle
- Sobald er ankommt, beginnen wir. (Gelir gelmez başlarız.)
- Rufe mich an, sobald du Zeit hast. (Zamanın olur olmaz beni ara.)
- Sie antwortete auf die E-Mail, sobald sie sie erhalten hatte. (E-postayı aldığı anda cevap verdi.)
14- solange bağlacı kullanımı (olduğu sürece)
"solange" bir durumun devam ettiği sürece başka bir durumun da geçerli olduğunu belirtir. Türkçede "olduğu sürece" anlamına gelir. Belirli bir koşul veya durum devam ettiği sürece ne olacağını açıklar.
Formül: Solange + özne + yüklem, ana cümle
- Solange das Wetter gut ist, spielen wir draußen. (Hava iyi olduğu sürece dışarıda oynarız.)
- Sie können hier bleiben, solange Sie möchten. (İstediğiniz sürece burada kalabilirsiniz.)
- Solange er hier ist, gibt es kein Problem. (Burada olduğu sürece bir problem yok.)
15- sowohl... als auch bağlacı kullanımı (hem... hem de)
"sowohl ... als auch" iki öğeyi birleştirmek için kullanılır ve her iki öğenin de benzer bir şekilde kabul edildiğini veya önemsendiğini ifade eder. Türkçede "hem ... hem de" anlamına gelir.
Formül: Sowohl + öğe1 + als auch + öğe2
- Ich trinke sowohl Kaffee als auch Tee. (Hem kahve hem de çay içerim.)
- Sie spricht sowohl Englisch als auch Deutsch. (Hem İngilizce hem de Almanca konuşuyor.)
- Er mag sowohl Filme als auch Bücher. (Hem filmleri hem de kitapları sever.)
16- entweder...oder bağlacı kullanımı (ya...ya da)
"entweder ... oder" iki seçenek arasında bir tercih yapılacağını belirtir. Türkçede "ya ... ya da" anlamına gelir. Bu bağlaç, genellikle iki alternatif arasında seçim yapılmasını gerektiren durumları ifade eder.
Formül: Entweder + öğe1 + oder + öğe2
- Entweder gehen wir ins Kino oder wir bleiben zu Hause. (Ya sinemaya gideriz ya da evde kalırız.)
- Du kannst entweder Tee trinken oder Kaffee. (Ya çay içebilirsin ya da kahve.)
- Sie muss entweder jetzt lernen oder sie wird die Prüfung nicht bestehen. (Ya şimdi çalışmalı ya da sınavı geçemeyecek.)
17- weder...noch bağlacı kullanımı (ne...ne de)
"weder ... noch" iki şeyi veya durumu reddetmek için kullanılır. Türkçede "ne ... ne de" anlamına gelir. Bu bağlaç, hiçbir seçeneğin kabul edilmediğini veya ikisinin de gerçekleşmediğini belirtir.
Formül: Weder + öğe1 + noch + öğe2
- Ich kann weder schwimmen noch radfahren. (Ne yüzebiliyorum ne de bisiklete binebiliyorum.)
- Er spricht weder Deutsch noch Englisch. (Ne Almanca ne de İngilizce konuşuyor.)
- Sie wollte weder Kaffee noch Tee. (Ne kahve ne de çay istedi.)
18- zwar...aber bağlacı kullanımı (gerçi...ama)
"zwar ... aber" bir cümlede, genellikle bir itiraf veya kabul etme ifadesi sonrasında bir çelişki veya sınırlama ifade etmek için kullanılır. Türkçede "gerçi ... ama" şeklinde çevrilebilir.
Formül: Zwar + ifade + aber + çelişkili ifade
- Der Hund ist zwar klein, aber sehr laut. (Köpek küçük müçük ama çok ses çıkarıyor.)
- Ich bin zwar müde, aber ich kann nicht schlafen. (Gerçi yorgunum ama uyuyamıyorum.)
- Er hat zwar nicht viel Geld, aber er ist glücklich. (O, gerçi çok parası yok ama mutlu.)
19- je...desto bağlacı kullanımı (ne kadar...o kadar)
"je ... desto" karşılıklı bağımlılık ifade eden durumlar için kullanılır. Bir durumun yoğunluğunun artmasıyla birlikte diğer durumun da buna bağlı olarak arttığını belirtir. Türkçede "ne kadar ... o kadar" anlamına gelir.
Formül: Je + artan durum + desto + sonuç durumu
- Je schneller du arbeitest, desto früher bist du fertig. (Ne kadar hızlı çalışırsan o kadar erken bitirirsin.)
- Je mehr du übst, desto besser wirst du. (Ne kadar çok pratik yaparsan o kadar iyi olursun.)
- Je älter man wird, desto weiser wird man. (İnsan ne kadar yaşlanırsa o kadar bilge olur.)
20- so...dass bağlacı kullanımı (öyle ki)
"so ... dass" çok güçlü bir sonuç ifade etmek için kullanılır. Bir durumun veya eylemin sonucunda başka bir durumun meydana geldiğini gösterir. Türkçede "öyle ki" şeklinde çevrilebilir.
Formül: So + şiddetli durum + dass + sonuç
- Es war so kalt, dass ich nicht rausgehen konnte. (Hava öyle soğuktu ki dışarı çıkamadım.)
- Sie rannte so schnell, dass niemand sie einholen konnte. (Öyle hızlı koştu ki kimse onu yakalayamadı.)
- Das Essen war so lecker, dass wir alles aufgegessen haben. (Yemek öyle lezzetliydi ki her şeyi bitirdik.)
21- ohne...zu bağlacı kullanımı (meksizin, -madan)
"ohne ... zu" bir eylemin başka bir eylem olmadan yapıldığını ifade etmek için kullanılır. Türkçede "-meksizin" veya "-madan" şeklinde çevrilebilir.
Formül: Ohne + eylem (infinitif) + zu + ana cümle
- Sie ging weg, ohne etwas zu sagen. (Bir şey demeden gitti.)
- Er verließ das Haus, ohne sich anzuziehen. (Giysilerini giymeden evi terk etti.)
- Man kann das Problem lösen, ohne viel Geld auszugeben. (Çok para harcamadan problemin çözülebilir.)
22- statt...zu bağlacı kullanımı (yerine)
"statt ... zu" bir eylemin yerine başka bir eylemin yapıldığını belirtmek için kullanılır. Türkçede "yerine" anlamına gelir.
Formül: Statt + alternatif eylem (infinitif) + zu + ana cümle
- Statt fernzusehen, könnten wir spazieren gehen. (Televizyon izlemek yerine yürüyüşe çıkabiliriz.)
- Er hat beschlossen, zu arbeiten, statt zu schlafen. (Uyumak yerine çalışmaya karar verdi.)
- Sie kauft Obst, statt Süßigkeiten zu essen. (Şeker yemek yerine meyve alıyor.)
23- dass bağlacı kullanımı (ki, -dığını)
"dass" bir yan cümlecik başlatır ve genellikle Türkçedeki "-diğini" anlamına gelir. Ana cümlenin ardından gelir ve genellikle bir düşünceyi, hissiyatı ya da bilgiyi ifade etmek için kullanılır.
Formül: Özne + yüklem + dass + yan cümle
- Ich denke, dass es morgen regnen wird. (Yarın yağmur yağacağını düşünüyorum.)
- Sie sagt, dass sie zu spät kommen wird. (Geç kalacağını söylüyor.)
- Er hofft, dass er die Prüfung bestehen wird. (Sınavı geçeceğini umuyor.)
24- damit bağlacı kullanımı (böylece, -sın diye)
"damit" genellikle bir amacı veya hedefi ifade etmek için kullanılır. Türkçedeki "böylece" veya "-sın diye" anlamına gelir. Genellikle bir eylemin amacını açıklamak için kullanılır.
Formül: Ana cümle + damit + özne + yüklem
- Ich gebe dir Geld, damit du einkaufen kannst. (Alışveriş yapabilmen için sana para veriyorum.)
- Sie lernt Deutsch, damit sie in Deutschland studieren kann. (Almanya'da okuyabilsin diye Almanca öğreniyor.)
- Wir starten früh, damit wir rechtzeitig ankommen. (Zamanında varabilmek için erken başlıyoruz.)
25- um...zu bağlacı kullanımı (için, -mek için)
"um ... zu" bir amacı veya niyeti ifade etmek için kullanılır ve genellikle "-mek için" anlamına gelir. Bu yapı, bir eylemin neden yapıldığını açıklamak için kullanılır.
Formül: Özne + yüklem + um + eylem (infinitif) + zu + tamamlayıcı
- Er spart Geld, um ein neues Auto zu kaufen. (Yeni bir araba almak için para biriktiriyor.)
- Sie geht früh ins Bett, um ausgeruht zu sein. (Dinlenmiş olmak için erken yatağa giriyor.)
- Ich lerne viel, um gute Noten zu bekommen. (İyi notlar alabilmek için çok çalışıyorum.)
26- ob bağlacı kullanımı (olup olmadığını)
"ob" genellikle bir belirsizlik veya soru ifade eder ve "olup olmadığını" anlamına gelir. Karar verme veya bilgi alma durumlarında kullanılır.
Formül: Ana cümle + ob + yan cümle
- Ich weiß nicht, ob er kommt. (Onun gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.)
- Sie fragt, ob das Essen fertig ist. (Yemeğin hazır olup olmadığını soruyor.)
- Er wird überprüfen, ob alle Aufgaben erledigt sind. (Tüm görevlerin tamamlanıp tamamlanmadığını kontrol edecek.)
27- sonst bağlacı kullanımı (aksi takdirde, yoksa)
"sonst" genellikle bir uyarı veya sonucu ifade eder ve "aksi takdirde" veya "yoksa" anlamına gelir. Eğer belirtilen koşul yerine getirilmezse olacakları belirtmek için kullanılır.
Formül: Ana cümle + sonst + sonuç cümlesi
- Iss dein Gemüse, sonst bekommst du keinen Nachtisch. (Sebzelerini ye, yoksa tatlı alamazsın.)
- Beeil dich, sonst verpassen wir den Zug. (Aceele et, yoksa treni kaçırırız.)
- Schalte das Licht aus, sonst ist es zu hell zum Schlafen. (Işıkları kapat, yoksa uyumak için çok aydınlık olur.)
28- trotzdem bağlacı kullanımı (rağmen, ama)
"trotzdem" bağlacı, bir durumun olumsuz koşullarına karşın gerçekleşen eylemleri ifade etmek için kullanılır. Türkçedeki "rağmen" veya "yine de" anlamına gelir. Genellikle cümlenin başında kullanılmaz; bir önceki cümleden sonra gelerek bir zıtlık veya beklenmedik bir durumu ifade eder.
Formül: Ana cümle + trotzdem + yan cümle
- Er ist krank, trotzdem geht er zur Arbeit. (O hasta olmasına rağmen işe gidiyor.)
- Es regnet, trotzdem spielen die Kinder draußen. (Yağmur yağıyor, yine de çocuklar dışarıda oynuyor.)
- Sie ist sehr müde, trotzdem bleibt sie wach, um zu lernen. (Çok yorgun yine de ders çalışmak için uyanık kalıyor.)
29- deshalb, deswegen bağlacı kullanımı (için, -den dolayı)
"deshalb" ve "deswegen" bağlaçları, bir sonucu açıklamak için kullanılır. Her iki bağlaç da Türkçede "-den dolayı" veya "bu yüzden" anlamlarına gelir. Bu bağlaçlar, genellikle bir neden-sonuç ilişkisini belirtmek için kullanılır ve cümle başında ya da ana cümlenin ardından gelebilir.
Formül: Neden cümlesi + deshalb/deswegen + sonuç cümlesi
- Er hat Fieber, deshalb geht er zum Arzt. (Ateşi var, bu yüzden doktora gidiyor.)
- Es ist zu spät, deshalb können wir den Film nicht sehen. (Çok geç, bu yüzden filmi izleyemeyiz.)
- Das Auto ist kaputt, deswegen müssen wir zu Fuß gehen. (Araba bozuk, bu yüzden yürüyerek gitmeliyiz.)
30- darum bağlacı kullanımı (için)
"darum" bağlacı, genellikle bir neden veya amaç belirtmek için kullanılır ve Türkçede "bu yüzden" veya "işte bu nedenle" anlamına gelir. Genellikle bir açıklama veya sonuç ifade etmek için kullanılır.
Formül: Neden belirten cümle + darum + sonuç cümlesi
- Sie hat schlechte Noten, darum arbeitet sie so viel. (Notları kötü olduğu için çok çalışıyor.)
- Er hat den Schlüssel verloren, darum können wir nicht hineingehen. (Anahtarı kaybettiği için içeri giremiyoruz.)
- Wir brauchen mehr Informationen, darum suchen wir im Internet. (Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var, bu yüzden internette arama yapıyoruz.)
31- daher bağlacı kullanımı (için, -den dolayı)
"daher" bağlacı, bir sonucu ifade etmek için kullanılır ve genellikle "-den dolayı" veya "bu yüzden" anlamlarına gelir. "deshalb" ve "deswegen" ile benzer kullanımlara sahiptir ve bir neden-sonuç ilişkisini belirtir.
Formül: Neden cümlesi + daher + sonuç cümlesi
- Die Apotheke ist geschlossen, daher kann ich die Medikamente nicht kaufen. (Eczane kapalı, bu yüzden ilaçları alamıyorum.)
- Er hat morgen einen wichtigen Test, daher lernt er die ganze Nacht. (Yarın önemli bir sınavı var, bu yüzden tüm gece ders çalışıyor.)
- Es ist sehr kalt, daher ziehen wir uns warm an. (Çok soğuk, bu yüzden kalın giyiniyoruz.)