Merhaba! 👋
"Eilen" ve "Beeilen" arasındaki farkı detaylı bir şekilde anlatacağım, çünkü bu iki fiil, özellikle Almanca öğrenenler için kafa karıştırıcı olabiliyor. Şimdi konuyu adım adım ele alalım. 🧐
1. "Eilen" nedir ve Türkçe ne anlama gelir?
Eilen, Almanca bir fiildir ve "acele etmek" ya da "çabuk olmak" anlamına gelir. Bu fiil genel olarak acele etme durumunu ifade eder ve genellikle özneye "acele etmesi gerektiğini" bildirir. Ayrıca hem kişinin kendisi için hem de genel bir durum için kullanılabilir.
Örnek Cümleler:
- Ich muss eilen, sonst verpasse ich den Zug. (Acelem var, yoksa treni kaçıracağım.)
- Die Zeit eilt. (Zaman hızlı geçiyor / Acele ediyor.)
- Wir dürfen nicht trödeln, wir müssen eilen. (Aylaklık yapamayız, acele etmeliyiz.)
Bu örneklerde "eilen" genellikle genel bir acele etme durumunu veya hızlı olma gerekliliğini ifade eder.
2. "Beeilen" nedir ve Türkçe ne anlama gelir?
Beeilen ise "kendi kendine acele etmek", yani bir eylemi hızlandırmak anlamına gelir. Bu fiil genellikle reflexive (dönüşlü) bir şekilde kullanılır: "sich beeilen". Bu yüzden, birisi kendisine "acele et" diyorsa, "Beeil dich!" deriz. Yani burada öznenin acele ettiği net bir şekilde bellidir.
Örnek Cümleler:
- Ich muss mich beeilen, sonst komme ich zu spät. (Acelem var / Acele etmeliyim, yoksa geç kalacağım.)
- Beeil dich! Wir haben keine Zeit mehr. (Acele et! Artık zamanımız kalmadı.)
- Könntet ihr euch bitte beeilen? Der Film fängt gleich an. (Lütfen acele eder misiniz? Film birazdan başlıyor.)
beeilen ile eilen arasındaki fark nedir?
"Eilen": Daha genel bir "acele etme" durumu ifade eder. Kişi odaklı değildir, durum odaklı olabilir.
Örnek: "Die Zeit eilt." (Zaman hızlı geçiyor.)
"Beeilen": Kişiye özgüdür ve birinin kendisine ya da bir gruba acele etmesi gerektiğini söylerken kullanılır. Reflexive bir fiil olduğu için genelde "sich" ile birlikte gelir.
Örnek: "Ich muss mich beeilen." (Kendim acele etmeliyim.)
Unutulmaması Gereken Püf Noktaları
"Eilen" bir reflexive fiil değildir, bu yüzden "mich", "dich" gibi dönüşlü zamirlerle kullanılmaz.
"Beeilen" dönüşlü bir fiildir ve mutlaka reflexive zamirlerle kullanılır:
- Ich beeile mich
- Du beeilst dich
- Er/sie/es beeilt sich
- Wir beeilen uns
- Ihr beeilt euch
- Sie beeilen sich
Bol Örnekli Özet
Eilen (Genel durumu anlatır):
Ich muss eilen, um den Bus zu erreichen.
(Otobüse yetişmek için acele etmeliyim.)
Die Zeit eilt, wir sollten uns beeilen.
(Zaman daralıyor, acele etmeliyiz.)
Es eilt nicht, du kannst dir Zeit lassen.
(Acele değil, zamanını alabilirsin.)
Der Arzt sagte, dass es eilt, sofort ins Krankenhaus zu gehen.
(Doktor, hemen hastaneye gitmenin acil olduğunu söyledi.)
Wir dürfen nicht trödeln, die Arbeit eilt.
(Oyalanmamalıyız, iş acil.)
Es eilt sehr, bitte erledigen Sie das so schnell wie möglich.
(Bu çok acil, lütfen bunu olabildiğince çabuk halledin.)
Das Projekt eilt, wir haben keine Zeit zu verlieren.
(Proje acil, kaybedecek vaktimiz yok.)
Ich eile zur Schule, damit ich pünktlich bin.
(Okula aceleyle gidiyorum ki zamanında varayım.)
Eilt es, oder kann ich das später machen?
(Bu acil mi, yoksa bunu daha sonra yapabilir miyim?)
Wir eilen, um den letzten Zug zu erwischen.
(Son treni yakalamak için acele ediyoruz.)
Beeilen (Kendine acele etmek):
Ich muss mich beeilen, sonst komme ich zu spät zur Arbeit.
(Acele etmeliyim, yoksa işe geç kalacağım.)
Beeil dich, der Film fängt gleich an!
(Acele et, film birazdan başlıyor!)
Könnt ihr euch bitte beeilen? Wir haben nicht den ganzen Tag Zeit.
(Lütfen acele eder misiniz? Tüm günümüz yok.)
Wir beeilen uns, um das Flugzeug nicht zu verpassen.
(Uçağı kaçırmamak için acele ediyoruz.)
Beeil dich! Der Bus wartet nicht.
(Acele et! Otobüs beklemez.)
Ich beeile mich, damit ich noch etwas Zeit zum Frühstücken habe.
(Kahvaltıya zamanım kalsın diye acele ediyorum.)
Die Kinder beeilen sich, weil sie ins Kino gehen möchten.
(Çocuklar acele ediyor çünkü sinemaya gitmek istiyorlar.)
Beeilt euch, wir sind schon spät dran!
(Acele edin, zaten geç kaldık!)
Ich beeile mich mit meinen Hausaufgaben, damit ich spielen gehen kann.
(Ödevlerimi çabucak yapıyorum ki dışarı oynamaya gidebileyim.)
Wir müssen uns beeilen, sonst verpassen wir den Anfang des Konzerts.
(Acele etmeliyiz, yoksa konserin başlangıcını kaçıracağız.)
Bu açıklamalar umarım konuyu netleştirmiştir. Eğer hâlâ karışık gelen bir nokta varsa, tekrar sorabilirsin! 😊